1/03/2015

HASTANE ENFEKSİYONLARI (NAZOKOMİYAL ENFEKSİYON)

   HASTANE  ENFEKSİYONLARI (NAZOKOMİYAL ENFEKSİYON)
Hastane enfeksiyonları hasta hastaneye yattığı gün ortaya çıkmaz. En erken 48-72 saat içerisinde görülebileceği gibi hasta taburcu olduktan sonra da ortaya çıkabilir.
Floronce Nightingale, büyükşehir hastanelerinde yatan hastalardaki mortalitenin (hastalanma oranı), hastane dışında tedavi edilen aynı hastalığa sahip olan hastalarınkinden çok daha yüksek olduğu fark etmiştir.
DSÖ, dünyada her yıl ortalama 190 milyon bireyin hastaneye yattığını, bunların         % 5’inin de hastane enfeksiyonlarına yakalandığını ve hastaların hastanede kalış sürelerinin ortalama yedi gün daha uzadığını bildirmiştir.
Hastane enfeksiyonlarının % 95’i bakteri kaynaklıdır. Özellikle son yıllarda virüs ve mantarlar da hastane enfeksiyonlarına yol açmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre en sık görülen hastane enfeksiyonları şunlardır;
1.      Üriner sistem enfeksiyonları
2.      Cerrahi yara enfeksiyonları
3.      Solunum yolu enfeksiyonları vs..

Hastane enfeksiyonları hastanın daha uzun süre hastanede kalmasına, bu yüzden hem hasta hem de hastane açısından büyük ekonomik ve iş gücü kaybına neden olmaktadır.

Hastane enfeksiyonlarının kaynakları ve bulaşma yolları iki şekilde olur;

1.Endojen Kaynaklı; Hastanın derisinde, ağız, burun, boğaz ve bağırsak boşluklarında, varsa enfekte yaralarından taşıdığı mikroorganizmalar enfeksiyonu oluşturur. Yani mikrobik yayılım hastanın enfekte dokusundan sağlam dokusuna doğru gerçekleşir.
2.Ekzojen Kaynaklı (Çaprak Bulaşma); Servisteki diğer hastalar, hastane personeli, refakatçi ve ziyaretçiler enfeksiyon oluşturabilir.
3.Karışık Bulaşma; Hastada yukarıdaki her iki yolla enfeksiyonun oluşmasıdır.

Hastane enfeksiyonlarının oluşması ve yayılmasında hastanın kendi durumu (vücut direnci vs.), tozlar ve sağlık personeli önemli faktörlerdir.
            Hastane enfeksiyonlarının % 20-50’si önlenebilecek niteliktedir. Bu enfeksiyonların önlenmesiyle insan sağlığı korunmuş olacaktır.
            Hastane enfeksiyonlarının önlenmesinde; aseptik teknikler, bağışıklama, izolasyon, antibiyotik kullanımı gereğinde hep birlikte kullanılan, gereğinde bir ya da birkaçına başvurulan yöntemlerdir.
            Enfeksiyonları önlemede aseptik tekniklerin önemi, mikroorganizmaların varlığının bilinmediği yıllarda, bugünkü anlamda olmasa da vurgulanmış ve günümüzde kazandığı anlama ulaşıncaya değin ilginç bir tarihsel gelişim izlemiştir. Büyük İskender’in askerlerini çıkartıları ile bulaşmadan korumak için, kamp yerini her gün değiştirdiği, ordunun içme suyunu kaynattırdığı ve hayvan çıkartılarını gömdürdüğü bilinmektedir. Hipokrat, yaralının ve cerrahların ellerinin kaynamış su ile yıkanmasının yara tedavisinde önemli olduğunu savunmuştur.
            Sonuç itibariyle; 1850-1900 yılları arasında sağlık personeli aseptik teknikleri uygulamışsa da, II. Dünya Savaşı’ndan sonra yeterince eğitilmemiş sağlık personelinden yararlanılırken, penicilin ve antibiyotiklere güven ve yoğun kuralsız kullanımı ile asepsi ilkelerinden uzaklaşılmıştır. Mikroorganizmaların antibiyotiklere karşı direnç kazanması nedeniyle aseptik tekniklerin göz ardı edilmesi şimdiki sonuçlara neden olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder